banner262

Şanlıurfa Valisi Güngör Azim Tuna’nın 23 Nisan Kutlama Mesajı

İstiklal Savaşı’nda “Fatihlerin Yavuzların Kanunilerin ülkesi istiklâlsiz kalamaz” diyerek ve farz bildiği vatan borcunu ödemek için düşmana ve dünyaya meydan okuyan aziz milletimiz, aynı millî birlik ruhuyla bugün de millî iradeye darbe vurmaya yeltenenlere meydan okumuş, millî iradesini tecelli ettirerek gereken cevabı vermiştir.

23 Nisan 1920’de Hacı Bayram Velî Camii'nde kılınan Cuma namazının ardından dualar ile açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi; onurlu ebeveynler olarak çocuklarına “şehit oğlu” gibi şerefli bir ad, hür ve aydınlık bir gelecek bırakmak için milletin kalbinden geçen en derin emele tercümanlık yapmıştır.

23 Nisan’ları kutlarken şunu iyi bilmeliyiz ki istiklalimiz için çocuklarımız da tıpkı anne babaları gibi kahramanca çarpışmışlardır. Biz aynı manzaraya 15 Temmuz’da milletçe hep birlikte tanıklık ederek, adeta millî hafızımızı tazeledik. Nitekim İstiklal Marşımız da bu gerçeği dile getirmektedir: “Korkma, yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden, bu şafaklarda yüzen al sancak sönmez.” “En son kişi” değil, “en son ocak” sönmeden bayrağımız sönmez, istiklalimiz elimizden alınamaz. Yani istiklal tehlikede olduğu zaman “ocağın bütün fertleri” analar babalar, dedeler nineler, çoluk çocuk vazifeye hazırdır. Kurtuluş Savaşı’nda kadın ve erkekler gibi yaptıkları kahramanlıklarla dikkati çeken çocuklar da düşmana karşı, Mehmetçiklerle omuz omuza mücadelede korkusuzca yerlerini almıştır. Anadolu’nun hemen her köşesinde, özellikle işgal gören yörelerde, çocuklar da bir destan niteliğinde kahramanlık örnekleri sergilemiştir. 11-12 yaşlarındaki nice Mehmetler, nice İsmailler gövdesini siper etmiş; şehit olmuştur. Kimileri de vatan toprağında, kurşun ve süngü yaraları alarak bir bacağını kaybetmiştir. O küçücük yüreklerinde büyük vatan aşklarıyla “Bir bacak ne ki canım vatanım için.  Canım feda olsun. Vatan sağ olsun!” diyebilmişlerdir. Tarih, bu kahramanlıklarla doludur: Mesela 7 yaşındaki Erzurumlu Edip, Düzce ve Adapazarı isyanlarının bastırılmasında görev üstlenmiş ve düşman ordularına Geyve boğazının geçilmez olduğunu göstermiştir. 14 yaşındaki Osman düşman karargâhını yakarak onlara Torosları dar etmiş ve onun bu kahramanlığı; bir müfrezeyi bir çocuğun alt etmesi olarak, tarihteki yerini almıştır. Hele 14 yaşındaki Urfalı Bozan’ın kahramanlığını gören halk, onun için türkü bile yakmıştır:

“Şebeke dağından indim dereye

Atılıyor bombalar, bilmem nereye

Be yürü! Yürü Bozan Yavrum yürü!

Vursun kırsın Fransızları, aslanım yürü!...”

Fransızlar kaçarken Kuvayi Milliye’nin önündeydi Bozan ve savaşa o da katılmıştır. Yine 14 yaşındaki Maraşlı Ali, düşmanın yolunu kesmek için verilen köprü uçurma görevini başarıyla yerine getirmiştir.

Onlar bizim çocuklarımız; ayaklarında ham gönden bir çarık, sırtlarında yamalıktan oluşan bir kaput ve gönüllerindeki kanaatkârlık ile istiklal eksenindeki kaderimizi aydınlık yarınlara taşıdılar. Onlar çocukluklarını yaşayamadılar ve 23 Nisan Bayramlarını göremediler. Kimi elinde balta Ege’de Yunan’ı kovaladı, kimi kılık değiştirip ordumuza istihbarat sağladı. Küçük omuzlarında büyük sorumlulukları vardı.

Aziz milletimizin yüksek bir ihlasla ve Hakk’ın vadettiği günlerin doğacağına dair inançla verdiği bu ölüm kalım savaşında, çocuklarımız tıpkı ebeveynleri gibi millî bir sorumluluk duygusuyla hareket etmişlerdir. Çünkü çocuk evin aynası, ocağın yansımasıdır. Öte yandan işgal yıllarında çocukların maruz kaldıkları katliam, işkenceler, acılar ve çileleri bugün asla unutmamalıyız. Çünkü bugün 23 Nisan, minnet dolu olmalıdır her insan, çocuk şehitlerimizi de hatırlamalı ve hatırlatmalı her vicdan. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Atatürk; 23 Nisan’ı çocuklara bayram olarak hediye ederken şöyle demiştir: “Çocuklarımız yaptıkları kahramanlıklarla bu bayramı hak etmişlerdir.”

Savaşların, terörün acımasızca sürdüğü günümüzde de en büyük acı, maalesef çocukların payına düşmektedir. Suriye’de yaşanan insanlık dramı karşısında sadece sınırlarımızı değil, gönül kapılarımızı ardına kadar açtık. İnsanların, özellikle çocukların hayatta kalması için devletimiz bütün imkânlarını seferber etmektedir. Özellikle Şanlıurfa’mızda göçmen çocuklarımızın sağlık, barınma ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarının yanı sıra kişisel gelişimleri için ayrıca destekler verilmektedir. Çünkü yaşatmayı ilke edinmiş bir gönül mirasının varisleriyiz. Medeniyetlerin başladığı yer, peygamberler şehri olan Şanlıurfa ise bu gönül mirasına sahip çıkmış, tüm dünyaya medeniyet ve insanlık dersi vermiştir. 

Bütün yaratılmışın Yaradan’dan ötürü sevildiği değerler dünyamızda bütün çocuklar bizimdir ve bize emanettir. Bütünleyici ve birleştirici bir bakış açısıyla çocuklarımıza yönelik her hizmet ve faaliyetle aydınlık ve hür yarınları tasarlıyoruz. Onlar bizim göz bebeğimiz, yarınlarımız, millî ve insani değerlerimizi geleceğe aktaracağımız gönül köprümüzdür.

Bu anlamlı gün vesilesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk başkanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, 97 yıl önce bugün açılan Meclisimizde Millî Mücadele’yi sevk ve idare eden tüm milletvekillerini; Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bütün gazilerimizi ve aziz şehitlerimizi, çocuk kahramanlarımızı bir kez daha minnet ve şükranla yâd ediyorum.  Millî iradenin bir sembolü olan bu anlamlı günün millî hafızamızı tazelemesi, birlik ve beraberlik temennileriyle; geleceğimiz ve ümidimiz olan tüm çocuklarımızın ve tüm dünya çocuklarının bayramını kutluyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner17